Legolegolegolegolegolegolego…

Sevgili kedigilimiz eve geldii… Kendisi çılgının teki… İnsanın çatlayana kadar gülmesine sebep oluyor.

Dün aşısını olup gelmiş, camın kenarına oturup, avluda dolaşan, oturan diğer kedilere söyleniyormuş. Söylenmesi miyavlamadan öte kendi oluşturduğu bir konuşma dilinde, bu dil iki sözcüğü içeriyor; Le, Go. Kelimeleri şu şekilede sıralıyor; “legolegolegolegolegolegolegolego…”

Çok asabi ve sert bir erkek, kendisini sevdirmiyor, kızdığında insanın üstüne üstüne tıslıyor ve hakikatten tırstırıyormuş. 

Kendisi ON kilo! Yani kedi olmaktan öte, bir kuzu kadar.

Bugün ilk kez, öğlen saatlerinde annemle konuşup hakkındaki son haberleri alırken, asabi bir şekilde anneme yaklaşıp bir süre kendini sevdirdi ve yeteri kadar sevildiğinde tekrar asabi asabi uzaklaştı. Rabbim bana küçük bir Kadir İnanır yolladığın için teşekkür ederim!

Ayrıca Beşiktaş şampiyon olduğu için de teşekkür ederim!

Aaay… öyle işte, işim gücüm kedi oldu ne zamandır. 

Artık hayatımda bir erkek var, evimin erkeği ne derse o!

Beyaz Tüylü Prensim

öhö öhö. Evet, söylediğim lafları dolma gibi geri yutacağım şimdi. Müstakbel kedimin şimdi ki ailesi, hakkınızda ileri geri konuştuğum için üzgünüm. Ama siz de niye hemen aramadınız!

Nitekim, aradılar efenm ve de beni ziyadesiyle memnun ettiler. Artık benim de hayatımda bir erkek var sayılır! Şimdilik aramızda platonik bir ilişki olmasına rağmen, bir zaman sonra beraber bir yuva kuracağız. 

Evimin erkeği gelip yerleşene kadar bir süre daha ışık açık uyumam gerekebilir ama n’apalım artık idare edicez.

Bir kedim bilem yok..

Evde oturup kaldım diye o kadar hayıflandım ki, sanırım sevgili tanrım beni yaklaşık 20-25 gündür götümün üzerine oturmamakla cezalandırıyor..

Bu süre zarfında 3 şehir gördüm ve hepsi bulunduğum yere 8 ila 10 saat uzaklıktaydı ve hiç birinde 5 günden fazla kalamadım ne yazık ki!

Dün, oturup düşündüm, eve gidince ne yapacağım diye, o kadar yalnızım ki, televizyonla konuşmaya devam edeceğim geldi aklıma ve bir kedi evlat edinmeye karar verdim.

Bu sabah telefonum heyecanla çaldı, açtım. Istanbul’dan bir aile kedileriyle ilgilenip igilenmediğimi sordu, ben de elbette dedim, velhasıl konuştuk ettik, peki ben size döneceğim dedi ve kapadı. Fakat hal bu ki, dönmediler! Beni kedilerine layık görmediler sanırım! 

En azından yok, biz vazgeçtik de diyebilirlerdi! hah!

Başka kedi mi yok sandınız! Çok üzdünüz beni çok…